Zentrum für Integration und Migration
Rosa- Luxemburg- Straße 50
99086 Erfurt

Merkezi Isıtma (ZENTRALHEIZUNG) ile Isınan Evlerde “Kalorifer Kullanımı”

Evlerin çoğunda kullanılan merkezi ısıtma, aslında doğal gazlı ısıtma sisteminin her odaya ayrı ayrı uygulanmış şekli gibidir. Her peteğin üzerinde peteğin ısısını ölçen sayaç montajı suretiyle, odalarda kullanım durumuna göre nihayette genel toplamın faturalandırması yapılır.

Faturanın yarı tutarının oluşumunda ayrıca apartmandaki genel kullanımın tüm dairelere bölünmesi de söz konusudur. Yani faturanın %50’si apartman toplam kullanım ortalaması, diğer %50’si de sizin evdeki bireysel kullanımdan oluşur.

Herkesin bildiği gibi; peteğin vanası ne kadar 5’e doğru açılırsa fatura o oranda yüksek gelecektir. Ortalama sıcaklık için de tavsiye edilen 3’tür. Her bir sayı arasında yaklaşık 4-5 °C derece olduğu tahmin edilmektedir.

Peki her petekte bu ayar bu şekilde doğru çalışıyor mu?

Malesef hayır. Öyle ki bu farklılıklar sadece evler arasında değil; aynı evin içindeki peteklerde dahi görülmektedir. Bunun birçok sebebi var. Başta, kullanılan vana kalitesi, yıpranma durumu, boruya bağlı olan kısımdan gevşemiş vana musluğu vs.

Fakat en önemlisi ise odanın sıcaklığıdır!

Burada bizi ilgilendiren asıl kısım olan “odanın sıcaklığı” bu yazının iki önemli sebebinden biridir. Peki, odanın sıcaklığının vananın çalışması ile nasıl bir ilişkisi olabilir ki?

Tabi ki de termostat! (kaloriferin yanlış kullanımı ve dolayısıyla yüksek faturalarımızın asıl sebebi)

Evet, malesef bu bilgiyi, yani vanaların içinde oda sıcaklığını ölçen bir termostatın olduğunu henüz kısa bir zaman önce öğrendik. Öyle diyoruz ama, Almanyada 20-40 yıldan beri yaşayan akraba ve arkadaşlara bu konuyu anlatıp sorunca onların dahi haberi olmadığını fark ettik.

Evet, az önce bahsedildiği gibi: bu bilgi eksikliği, ısıtmanın yanlış ayarlanmasına ve dolayısıyla yüzlerce euro borçlu bir faturaya sebep olmaktadır.

Şimdi gelelim hatalı kullanım /doğru ayarlama kısmına

Almanya’da üçüncü kışımızı yaşıyoruz. Geldiğimiz günden beri Kalorifer peteklerini 4 veya 5 gibi seviyelerde hiçbir zaman açmadığımız gibi evimizde bulunan 4 peteğin çoğunlukta ikisini kullandık. Buna rağmen fazla borçlu faturaların sebebini şöyle açıklayabiliriz:

“Isınmasını istediğimiz odanın peteğini her zaman sıcak tutmaya çalışmak…” Yani örneğin; vanayı 2’de açtığımız halde peteğin en alt kısmına kadar tam ısınmasına rağmen, bir müddet sonra gittikçe peteğin soğuması, vanayı biraz daha açmamız gerektiği yanılgısına sebep oldu. Oda, 2 numara seviyesinde ısınmış ve termostat bunu algıladığından suyun girişini azalttığı için petek soğuyordu (termostat= vana/musluğun içindeki). Ayrıca peteğin başta, 2’de çok sıcak olmasının nedeni yine termostatın odanın soğuk oluşunu algılayıp suyu tam vermesidir.

Hal böyle olunca, biz de Türkiyedeki apartmanlarda kaloriferlerin bazen düzensiz işleyişi-yakılması durumuyla benzerlik kurarak, Almanya’da da apartmanlarda -veya merkezden- kalorifer suyu, basıncı, sıcaklığını vsvs otomatik ayarlayan bir makine veya açıp-kapatan görevli olduğu, ve dolayısıyla bu gibi faktörler yüzünden peteklerin soğuduğu yanılgısıyla hep vanayı biraz daha açarak faturayı yükselttik (odalar ısınmasına rağmen -aynı ortamda bulunmaktan olsa gerek- farklılığın bazen hissedilmemesi.)
Aldığımız ikinci faturadan sonra emlakçımız (KoWo)’dan binanın sorumlusu (hausmeister), bizimle iletişime geçerek doğru kullanım konusunda yardımcı olmak için bizi bir iş arkadaşı ile ziyaret etti. O gün söyledikleri tavsiyelerden tek eksik olduğumuz konu vanaların termostatlı oluşuydu. O ziyaret bir vesile oldu.

Kalorifer faturası /kullanımı ile ilgili , geçen iki senenin sonlarında meşgul olduğumuz için artık detaylı hesaplamalar/ doğru ayar neticesinde şimdiki verilere bakıldığında belirgin bir fark ile güncel harcamamız ideal olan bir kullanım ortalamasına denk geliyor.

Bu yazıya bir arkadaşımızın ricasını/ hatırlatmasını eklememiz gerek

  • “Pencere açıp odayı havalandırınca peteğin kapalı olması gerektiğini bir kez daha hatırlatmamızı istedi. Arkadaşımız diyor ki -falanca- numarada hiç açılmayan/ısınmayan petek, biz camı biraz açık unutunca ateş gibi olmuştu (söylediği seviyeyi unuttum falanca yazdım)
  • çünkü cam açık olunca soğuk aşağı doğru (termostata da çarparak) odaya girdiğinden termostat bir anda buz gibi ve haliyle petek de fırın gibi oluyor.
  • Termostatın teknolojinin birçok alanında kullanıldığından hepimiz yıllardan beri haberdarız. Ama peteğin vanasını açıp kapatan vazifesiyle daha önce hiç karşılaşmadık. (Örneğin ev ve araç klimalarının kompresörü çalışıp bir süre sonra durur. Kumanda ile derece azalttıkça motor devreye girer. Çoğu zaman henüz ortam soğumadığı için klimanın zayıf kaldığını düşünenler çoktur. Klimanın ayarı en soğuk dahi yapılsa dışarıda çalışan motor ve iç ünite aynı derecede havayı üflemeye devam eder. Ta ki ortamın soğuduğunu term. algılayıp motoru kapatana dek)
  • Jobcenter ilk faturamızı kendisi istemiş ve henüz bizden bir talebe gerek kalmadan ödemişti (640€ civarı) Fakat ikinci faturayı talep etmedi. ve biz bunu götürdüğümüzde ödeme yapılmayacağını öğrendik. Ayrıca faturadan dolayı oluşan kira farkını da 1-2 aylığına bizim maaştan düştü. (biz tekrar emlakçı ile görüşüp kirayı tekrar eski haline çekene kadar geçen süre)
  • Kanaatimce ve gelen mektuplara göre Jobcenter eve geçtikten sonraki ilk 6 aylık masraf ve değişiklikleri/ faturaları üstleniyor. (ödenmeyen faturaların kararında yanlışlık veya haksızlık olduğunu düşünüyorsanız itiraz edebilirsiniz: Widerspruch)

Çoğu kişinin bildiği bazı önemli tavsiyeler

Peteği tam kapatmak sarfiyatı artırır , doğru fakat; anlık veya kısa süreli kapatmalar değil. Oda soğuyacak kadar kapalı bırakılmışsa, ilk açılışta sarfiyata etkisi biraz daha fazla olur. Bu demek oluyor ki bir odanın soğuması bazen saatlerce sürer. Yani birkaç saat için değil de daha uzun süre evden ayrılacaksa (örneğin akşam iş dönüşü/uyku zamanı açılacaksa) kapatmak ‘veya isteğe göre kısmak’ daha avantajlı olacak (KoWo yetkilisi’nin verdiği bilgiye göre) kurs hocamız, kış mevsimi gelince petekleri açıp ondan sonra onları pek kapatmadıklarını, bazen kıstıklarını ifade etmişti ve her yıl tasarrufa gittiği fatura aldığını söylemişti

Evden kısa süreli çıkışlar vb. için petek ayarı düşük dereceye getirilebilir ama bu müdahale odanın soğumasına sebebiyet vermemeli.

En önemli hususlardan biri: vanaların açılma eşiğidir (yani belli bir numaradan itibaren peteğin çalışması). Vanalar, odanın sıcaklığından doğrudan etkilendiği için tüm petekler için aynı olan sabit bir açılma eşiği yoktur. Ayrıca her vana içindeki termostat farklı hassasiyetle algıladığı için kapatma pimini de ona göre diğer vanalardan farklı şekilde hareket ettirerek açıp-kapatır (yıpranıp farklı eşikten çalışma durumu veya diğer sebepler)

Bu yüzden bizim geçen sene genelde 3 seviyesine yakın kullandığımız bir peteğin 2 buçuk seviyesinde bile çok geç soğuması buna en somut örnektir. (artık bu peteği hiçbir zaman 3’te açma ihtiyacı olmadı).

Petek ve özellikle vanası açık olmalı! Yani bazen kurutmak için konulan çamaşır veya pencere perdesi vb. hiçbir dış faktör vanayı örtmemeli.

Peteklerin büyüklüğüne göre her birinin harcadığı 1 birim farklı katsayılarla çarpılarak faturaya yansır.

Aldığımız yakıt faturasının yarısı apartmanda genel kalorifer kullanımının tüm dairelere bölüştürülmesinden oluşur. Yani yıl boyunca kişi kaloriferi hiç açmasa bile genel kullanımın yarısını ödemektedir (bu bilginin biraz daha araştırılması gerekir. Türkiye’de bazı apartman yönetmeliğine göre bir daire sahibinin dairesinde kimse oturmasa bile yıllık yakıtın bir kısmını veya tamamını ödemek durumunda kalması gibi sanırım)

Evin her gün yeteri kadar havalandırılıp nemden arındırılması gerekir.